Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki dalgalanmadan diğer ülkelerden fazla etkilenmediğini belirten Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, ekonomi yönetiminin başarılı politikalarını sürdürmesi halinde Türkiye’nin çıkışının devam edeceğini söyledi
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, kriz döneminde ekonomisini ayağa kaldırmak için tedbir alan ve diğer ülkelere göre çok daha iyi bir yönetimsel performans gösteren Amerikan ekonomisinin artık büyüme trendine girdiğini söyledi. Binbaşgil, ABD ekonomisindeki değişimin FED’in yavaş yavaş likiditeyi çekeceği anlamına geldiğini de ifade ederek “ABD kontrollü bir şekilde likiditeyi geri çekecek. Amerikan 10 yıllık tahvil faizlerinin 1 puan yükseldiği bu dönemde baktığımızda Türk Lirası diğer gelişmekte olan ülkelerde ayrışmadı.
Piyasalar açısından 22 Mayıs dönüm noktasıdır. 22 Mayıs ile 9 Temmuz arasında dolar/TL yüzde 5 değer kaybederken gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 5.2’dir. Brezilya’da Real yüzde 10 değer kaybetti. Kurda TL daha kötü bir performans sergiledi diyemeyiz” dedi.
Akbank’ın Euromoney’nin ‘2013 Mükemmellik Ödülleri’ kapsamında ‘Türkiye’nin En İyi Bankası’ seçilmesi nedeniyle Londra’daki törene katılan Hakan Binbaşgil, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Binbaşgil FED’in açıklamlarından sonra yaşanan gelişmeleri şöyle özetledi: “Son dönemde Amerikan Merkez Bankası’nın likidite politikalarına ilişkin açıklamalarından özellikle gelişmekte olan ülkelerin etkilendiğini görüyoruz. Bu etkilenme sadece ülkemizle sınırlı değildir, tüm dünyada bu açıklamaların etkisi görülmüştür.
Son çalkantıda TL’nin değerindeki ve faiz oranlarındaki değişimin diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrışmadığını görüyoruz. Ülkemizin makroekonomik göstergeleri bugün hâlâ birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden çok daha iyidir.
Türkiye güçlü ve dinamik iç pazarı, güçlü bilançolara sahip özel sektörü, mali disiplini ve sağlam bankacılık sektörü ile orta ve uzun vadeli hedeflerinde ilerlemeye ve çıkışını sürdürmeye devam edecektir. Türkiye’nin geleceği parlak ve büyüme potansiyeli yüksektir.”
Gazetecilerin Türkiye’de yaşanan gelişmelerin ekonomiye yaptığı etkilere ilişkin sorularını da yanıtlayan Binbaşgil, “Sağduyuya ve Türkiye’nin geleceğine inanıyorum. Türkiye’de son 10 yılda çok olağanüstü şeyler yapıldı. Şu an Türkiye’nin makro verilerinde aynı başarılı yönetimi sergilersek iyiye gideceğimize inanıyorum. Geleceğimizin açık olduğunu düşünüyorum. Türkiye çıkışını sürdürecek. Türk ekonomisinde iki önemli konu var. Birincisi tasarruf oranları artmalı ikincisi cari açığa dikkat edilmesi lazım” diye konuştu.
‘Borsamız tercih ediliyor’
Türkiye’nin dünyadaki gelişmelerden çok kötü etkilenmediğini vurgulayan Binbaşgil, kurda negatif ayrışma yaşanmadığını söyledi. Binbaşgil, “Türkiye’de kur, faiz ve borsa diğer gelişmekte olan ülkelerden daha fazla etkilenmedi. Türkiye, kurda daha kötü bir yere gitti, diyemeyiz. Böyle bir şey yok. Türkiye kurlarda diğer gelişmekte olan ülkelerden ayrışmadı. Dünya çok fazla reaksiyon gösterdi.
Biz biraz daha düşük bir tepki bekliyorduk. Türkiye’deki ekonomi yönetimini tebrik etmek lazım. Türkiye, hep tedbirli davrandı. Düşüşe rağmen borsamız hâlâ tercih ediliyor” dedi. Binbaşgil, MB’nin elinde çok etkin araçlar olduğunu vurgulayarak “Ellerindeki veri seti bizden daha kuvvetli” dedi. Binbaşgil, bu araçları sayarken, zorunlu karşılıkların önemli bir avantaj sağladığını, rezerv opsiyon mekanizmasının önemli bir silah olduğunu, faiz koridorunu çok yaratıcı bulduğunu ve rezervlerin de kuvvetli olduğunu söyledi.
‘MB dalgalanmayı önlüyor’
Binbaşgil, ekonomi yönetiminin kriz sürecini iyi yönettiğini ifade ederek Merkez Bankası’nın dövize yaptığı müdahalelerin temelinde ‘volatiliteyi-dalgalanmayı’ engellemeyi amaçladığını ve burada stabil bir ortam sağlamak istediğini anlattı. Binbaşgil, “Merkez Bankası’nın yapmak istediği dövizdeki aşırı dalgalanmanın önüne geçmektir.
Türkiye, dünyanın bir parçası. Döviz kuruna sepet olarak bakmak lazım. Türkiye eskisi gibi çok kırılgan bir ülke değil. Türkiye’de bu seviyelerden çok farklı bir şey olacağını düşünmüyorum. Türkiye’nin çok güçlü yönleri var. Dengeler belli seviyelerde oturacaktır. Türkiye çıkışına tekrar devam edecektir” şeklinde konuştu.
5. defa Türkiye’nin en iyi bankası seçildi
Dünyanın önde gelen finans yayın grubu Euromoney tarafından düzenlenen “2013 Mükemmellik Ödülleri” - “2013 Excellence Awards” sahiplerini buldu. Uluslararası bankacılık sektörünün büyük önem verdiği bu prestijli ödülü “Türkiye’nin En İyi Bankası” “Best Bank of Turkey” seçilen Akbank kazandı. Akbank’ın ödülü almasında 2012 yılını pek çok segmentte pazar payını sektör ortalamasının üstünde büyüterek tamamlaması gösterildi. Akbank son 10 yılda bu ödülü beşinci kez kazanırken ödülü, Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, Euromoney yetkililerinden aldı.
Marka değerini yükseltti
2013 bankacılık sektörü marka değeri araştırmasında önemli bir sıçrama yaptıklarını kaydeden Binbaşgil, “Bağımsız uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance’in gerçekleştirdiği ‘Dünya’nın En Değerli 500 Banka Markası-2013’ araştırmasında Türkiye’den ilk 100’e giren 2 bankadan biri olduk. Geçen seneye kıyasla hesaplanan marka değerimizi 500 milyon dolar artışla 2.1 milyar doların üstüne taşıdık. Uluslararası sıralamada 10 basamak yükselerek 86. sıraya çıktık. Brand Finance’in yaptığı araştırmada marka değerinde en başarılı performansı gösteren Türk bankasıyız. ‘Akbank Markası’ bizim için en değerli aktiflerimizden” dedi.
Negatif reel faiz olası değil
Türkiye’de 10 yıllık tahvilin bileşik faizinin yüzde 8.96’ya yükseldiğini ve bunun 22 Mayıs’a göre 276 baz puan yükselişi ifade etiğini anlatan Hakan Binbaşgil, gelişmekte olan ülke ortalamasının ise 96 baz puan olduğunu belirtti. Hakan Binbaşgil faiz cephesinde durumu değerlendirirken şunları söyledi: “Dünya uzun süre negatif reel faizlerle gitti. Bundan sonra özellikle gelişmekte olan ülkelerde negatif reel faizin çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Çünkü Amerika faizleri artırdı. Türkiye’de mevduat faizleri yüzde 6’lardan yüzde 8-8.5’lara geldi. Faizde artış süreci devam edecek. Bir bankanın hayatta kalabilmesi için kredi faizinin de yükselmesi gerekir. Mevduat faizi yüzde 1-1.5 artınca bu kredi faizine de yansıdı” dedi.
Hakan Binbaşgil’e yükselen faizlerin uluslararası borçlanma piyasasında Türkiye’nin bir sürprizle karşılaşıp karşılaşmayacağının sorulması üzerine “Yurtdışından borçlanmamız çok fazla etkilenmeyecek. Maliyetler bir miktar artabilir. Bunun en iyi örneğini biz yakında vereceğiz” açıklamasında bulundu.
Kredinin payı yüzde 65’e çıkacak
2012’de müşteri odaklı bir büyüme gerçekleştirdiklerinin altını çizen Hakan Binbaşgil, “Akbank yıllar boyu Hazine faaliyetlerinde çok başarılı oldu. Bu başarı hikayesi devam ediyor. Ancak müşteriye yönelik bankacılığın da faaliyetlerimiz içindeki payını artırmak istiyoruz. Nitekim kredilerin aktiflerimiz içindeki payı 2012’de yüzde 53.1’den yüzde 56.5’e yükseldi. Bu önemli değişim, ‘müşteri odaklı’ bankacılığın en önemli göstergesidir. Müşteri odaklı bankacılığa devam edeceğiz. 3 yıl içinde kredilerin toplam aktifler içindeki payını yüzde 65’lere çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Kredi, aktif ve mevduatta 2012 yılında sektörün üstünde bir büyüme sağladıklarını kaydeden Binbaşgil, “Kredilerde sektör yüzde 16 büyürken Akbank yüzde 24 büyüdü ve 80 puanlık bir artışla pazar payımız yüzde 10.9’a yükseldi. En büyük artışı KOBİ, ticari ve tüketici kredilerinde sağladık. Kredi kartlarında da yüzde 1’e yakın bir pazar payı artışı ile pazar payımızı yüzde 18.5’e yükselttik. Kredi kartı alacaklarında lider bankalardan biri olduk. Yüzde 17 artırdığımız aktiflerimizdeki büyüme de sektör ortalamasının oldukça üstünde gerçekleşti. Mevduatlarımızda da sektör ortalamasının üstünde bir artış sağladık” ifadelerini kullandı.