Faiz arttıkça bankaları bilanço korkusu aldı

ABD 10 yıllık tahvillerinde başlayan ve tüm dünyaya yayılan faiz oranlarındaki artışın etkisi en çok gelişmekte olan piyasalarda hissediliyor. Gösterge tahvilde 400 baz puana yakın ciddi yükselişler yaşadık.

Faiz arttıkça bankaları bilanço korkusu aldı

Dünya Gazetesi'nden Yakup Sayar'ın haberine göre, piyasalar Fed’le yatıyor Fed’le kalkıyor.  Mayıs ayının sonundaFed’in başlattığı ve “mükemmel fırtına” olarak adlandırılan durumun ‘gel-git’lerini yaşamaya devam ediyoruz. Kısaca mayıs ayına dönersek, ülkemiz ekonomisinde görülen eksi faizleri ve bunun sürdürülebilir olup olmadığı üzerine yoğun tartışmalara şahit olduk. Tüm bunları  bir başarı hikayesi olarak adlandıranların yanında, bunun bir balonun sonucu oluştuğu yönlü yorumları da sıkça okuyor ve duyduk duymaya da devam ediyoruz. Takip ettiğiniz gibi bu tablo mayıs ayı sonunda hem içerde yaşanan siyasi olaylar, hem de ABD Merkez Bankası’nın (Fed) global krizle birlikte uyguladığı ekonomi politikasını sonlandırabileceği yönlü açıklamalarla ciddi bir terse dönüş yaşadı.

Borsa İstanbul, 90 binli rekor seviyelerden yılın dipleri olan 70 binli seviyelere gerilerken, dolar 1.97 ile TL karşısında yeni rekorlara, yüzde 4.60’lı seviyelerdeki bileşik faizler de yüzde 8’in üstüne sıçradı. Piyasalarda yaşanan bu tablo ülkemizde olduğu gibi birçok gelişmekte olan ekonomide aşağı yukarı aynı şekilde cereyan ederken, ABD ekonomisine olan güvenin artması söz konusu ülke tahvillerine ve para birimi dolara olan ilgiyi ciddi şekilde artırmaya yetti. İşte bu durum son yıllarda bilançolarında ciddi karlar yazan ve BIST’in yüzde 40’ına sahip bankacılık sektöründe soruları da peşinden getirmeye başladı. Hızla yükselen faizlerle birlikte maliyetleri artan bankacılık sektöründe bu yıla  yönelik kar hedeflerinin tutmayacağı yönlü yorumlar artmaya başladı.

Piyasa uzmanları, faizlerin artmasının banka karlarına mutlak bir olumsuz etkisinin olacağını söylerken, bunun etkilerinin ise son iki çeyrek bilançolarında çok net görülebileceğinin altını çizdiler. ABD 10 yıllık tahvillerinde başlayan ve tüm dünyaya yayılan faiz oranlarındaki artışın etkisi en çok gelişmekte olan piyasalarda hissediliyor. Gösterge tahvilde 400 baz puana yakın ciddi yükselişler yaşadık.

İş Yatırım Araştırma Müdürü BÜLENT ŞENGÖNÜL
Artan maliyetler baskı oluşturuyor

Bülent Şengönül, Fed’in niceliksel genişlemede daraltmaya gidebileceği sinyalinden sonra Amerikan 10 yıllıklarında başlayan ve tüm dünyaya yayılan faiz oranlarındaki artışın etkisinin en çok gelişmekte olan piyasalarda hissedildiğini belirterek, TL cinsi faiz oranlarında son dönemde yaşanan yükseliş ile birlikte bankaların artan fonlama maliyetlerinin özellikle kısa vadede net faiz marjların üzerinde bir baskı oluşturacağının kolaylıkla söylenebileceğinin altını çizdi.

Şengönül şöyle konuştu: “Vade uyuşmazlığı nedeniyle bunun etkilerini yılın son iki çeyreğinde daha net göreceğiz. Özellikle TL cinsi mevduat maliyetindeki artışlar bankaların kredi faizlerini aşağı indirmelerine engel olabilir. Hem bu nedenle hem de üçüncü çeyreğin mevsimsel olarak kredi büyümesi açısından yavaş geçecek olması faiz oranlarındaki yükselişin bankalar üzerindeki etkisini yılın ikinci yarısında daha net görmemize neden olacak. Kısa vadeli faizlerdeki yükseliş ile birlikte bankaların swap pozisyonlarını fonlama maliyetleri de yükseldiği için ticari zarar yazmaları olası. Ayrıca özsermaye altına kaydedilen menkul kıymet değerleme farklarındaki düşüşün banka sermayelerini olumsuz etkileyeceğini göreceğiz. Ancak bu gerileme bankaların sermaye yeterlilik oranlarını tehdit eder boyutta olmayacak.”

Bankaların karlılıkları açısından bakıldığında bir diğer etkenin de TL’deki değer kaybının devam etmesi olduğunu söyleyen Bülent Şengönül sözlerini şöyle tamamladı: “TL’de değer kaybının kalıcı olması ve faiz oranlarında yeniden kalıcı bir sıçrama görmemiz durumunda tahsili gecikmiş alacak oluşumunda hızlanma ve kredi riski nedeniyle bankaların maliyetlerinde artış olarak karşımıza çıkabilir. Ancak bu risklerin gündeme gelmesi için henüz erken olduğunu düşünüyoruz. Faiz oranlarındaki kalıcı yükseliş kısa vadede maliyetler açısından uzun vadede ise değerleme açısından bankacılık sektörü hisselerini olumsuz etkiliyor. Ayrıca Türk bankacılık sektörü hisselerini yurtdışı emsallerinden ayıran kar büyümesini de tehdit ediyor. Bu nedenle bankacılık sektörü hisseleri Gelişmekte Olan Ülkeler grubundaki emsallerine kıyasla ABD doları bazında son dönemde %10’un üzerinde daha kötü performans sergiledi. Tüm olumsuzluklara rağmen mevcut piyasa değerlemelerinin yurtdışı emsallerine kıyasla cazibesini artırdığını düşünüyoruz.”

Halk Yatırım Araştırma Direktörü IŞIK ÖKTE
Negatif ayrışma sona erecektir

Işık Okte, BIST’te Ocak 2012’de başlayan yukarı trend içinde 22 Mayıs 2013 zirvesine yüzde 100 üzeri getiriyle öncü durumda bulunan BIST Bankacılık Endeksi’nin ‘’XBANK’’) Amerikan Merkez Bankası’nın pozisyon değiştirmesinden global olarak en çok etkilenen endeks olduğunu söyledi. TCMB’nin 2012’de banka fonlama maliyetlerini azaltması ve yatırım yapılabilir seviyeye not artırımları ile başlayan yabancı alımlarının 22 Mayıs’dan itibaren tersine döndüğünün görüldüğünü belirten Okte, “22 Mayıs Bernanke Kongre konuşmasından 25 Haziran’daki dip seviyesine kadar Bankacılık endeksinde yüzde 30 satış yaşadık. TCMB tarafından açıklanan verilerde, Haziran ayında BIST hisse senetlerinde 1.2 milyar dolar net yabancı satışı oldu.

Banka satışlarında gösterge tahvil bileşik faizin, ABD 10 yıllık tahvil faizindeki artışla beraber yüzde 5 seviyesinden yüzde 8’e yükselmesinin en önemli etken olduğunu düşünmekteyim. Bileşik faizdeki bu yükselişin bankaların 2. Çeyrek karlarını olumsuz yönde etkileyeceği fiyatlamasıyla, Bankalar 22 Mayıs-6 Temmuz döneminde sanayi şirketlerinden yüzde 15 negatif ayrıştı. Yabancı satışlarının yoğunlaştığı Bankacılık endeksinde, negatif ayrışma sadece yükselen faiz ortamının kar oranlarında yapacağı negatif etkiyi değil, ABD Merkez Bankası politikasının yarattığı belirsizlikleri de fiyatlamaktadır” diye konuştu.

“Son 10 yıllık BIST100 Fiyat/Kazanç (F/K) ortalaması 11.3x – BIST100 10.2x ile şu an 10 yıllık ortalamaya iskonto ile işlem görmektedir. 16 Mayıs Moody’s not artırımı sonrası tarihi zirvede 13.7x F/K işlem gören BIST100’de, Bankacılık endeksindeki negatif ayrışmanın sona ereceğini öngörüyorum” diyen Işık Okte sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uzun vadeli, yabancı portföy yatırımcısının Bankacılık endeksinde 8.3x F/K ve 1.35x Piyasa Değeri/Defter Değeri çarpanlarından tekrar satışa geçmesi için kısa vadede Çin’deki likidite krizinin boyutunun tırmanması ve dünyanın en büyük 2. Ekonomisinde ‘’sert ve hızlı düşüş’’ gerektiğini düşünüyorum. Geçen hafta piyasaları rahatlatan Draghi açıklamaları sonrası, Portekiz ve Yunanistan sistem riskinin ortadan kalktığını görüyoruz.
Bankacılık endeksindeki en kötü senaryo, Lehman krizi fiyatlaması olan 2008 2. Çeyreği 5.6x F/K’ya geri dönüş olasılığıdır. Bu da XBANK’te 12 Ocak 2012 yukarı hareket başlangıcı seviyesine (98,000) geri dönüş anlamına gelmektedir. Bu kötü senaryo, Bankacılık endeksinde 5 Temmuz seviyesinden yüzde 32 düşüş fiyatlamaktadır.”

Gedik Yatırım Araştırma Müdürü ONUR MUTLU
Etki son iki çeyrekte görülür

Onur Mutlu, faizlerdeki yükseliş bankaların fonlama maliyetleri üzerinden kâr marjlarını bir miktar etkileyebileceğini belirterek, “Faizlerdeki yükselişin ne kadar kalıcı olup olmadığını görmeden, banka kârlarındaki erozyonu tahmin etmek kolay olmayacaktır. Son faiz yükselişinin bankalara etkisini daha çok 3. ve 4. Çeyreklerde görebiliriz.
İkinci çeyrek için önemli bir olumsuz etki beklemiyoruz” dedi.

Bankaların BIST-100 endeksindeki ağırlığının yaklaşık yüzde 40 olduğu göz önüne alındığında,  banka kârlarındaki düşüşün değerlemelere ve endekse negatif etki yapmasının doğal olduğunun altını çizen Mutlu, “Ancak, yüzde 20 civarında düşüş yaşadığımız düşünüldüğünde bankaların hedef fiyatlarındaki aşağı yönlü revizyonların fiyatlara önemli ölçüde yansıdığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla, mevcut koşullarda daha fazla bozulma olmaması koşuluna bağlı olarak düşüşün bundan sonra daha fazla devam etmeyeceğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir