Madencinin kârı yüzde 22, Borsa şirketinin yüzde 4

Madencilikte yüksek kâr, düşük maliyetle sağlanıyor. Maden firmalarının kâr marjı borsadaki şirketlerin kârını beşe katlıyor. Yüksek kârın toplumsal bedelinin kabul edilir olmadığı ortada

borsa sirketinin kari yuzde 4, madencinin yuzde 22Soma faciası bir anda gözlerin maden ocaklarına çevrilmesine neden oldu. Tartışmanın merkezinde iş ve işçi güvenliği ile bu ocakları işleten firmaların giderlere bakış açısı bulunuyor.

Borsadaki maden şirketlerinin bilançolarına bakılırsa sektördeki firmaların net kar marjı oldukça yüksek ve düşük maliyetleriyle kârlılıklarını artırıyorlar.

Milliyet Gazetesi'nden Zeynep Aktaş'ın haberine göre; geçen hafta borsadaki şirketlerin ilk çeyrek bilançoları tamamlandı. Ortaya çıkan tablo, kur ve faiz hareketinin şirketler üzerindeki etkisinin halen devam ettiğini gösteriyor. Üç aylık verilere göre borsadaki 343 sanayi ve hizmet şirketinin toplam satış geliri 127 milyar TL, kâr rakamı 5.4 milyar TL. Buna göre firmaların yılın ilk çeyreğindeki ortalama net kâr marjı yüzde 4.2 oldu.

Aynı dönemde maden şirketlerinin satışları 993 milyon TL’yi buldu. Gerçekleşen kâr ise 221 milyon TL. Bu da maden firmalarının ortalama kâr marjının yüzde 22.3’e yaklaştığını bir diğer ifadeyle karlarının borsadaki firmaların beş katına çıktığını ortaya koyuyor.

EN ÖNEMLİ KALEM İŞÇİLİK

Sektördeki uzmanların ifadesine göre, maden şirketlerinin ilk kuruluş esnasındaki makina ve teçhizat gibi yüksek yatırım maliyetlerinin ardından temel işletme gideri içerisindeki en önemli kalem işçilik.

Kuşkusuz her şirketin asıl gayesi kâr etmek ve elde ettiği kârı maksimum seviyeye çıkarabilmektir. Ancak, bu hedef gerçekleştirilirken çalışanlarının sağlık ve iş güvenliği ile ilgili tedbirleri alması da birincil öncelikler arasında yer alıyor. Yaşanan son facia ve geçmiş yıl ölüm istatistikleri, sektördeki firmaların bu önceliğe ne denli hassasiyetle yaklaştıklarını da gösteriyor.

TEDBİR GİDERLERİ

Çalışma koşulları ve iş güvenliği ile ilgili tedbirlerin uygar çalışma standartlarına yükseltilmesi maliyetleri artırıcı bir gider ve işveren cephesinde memnuniyetsizlikle karşılık bulabiliyor.

Bununla birlikte bir çelişki de hemen kendisini hissettiriyor. Bu firmaların kâr marjlarının diğer firmaların ortalamasından çok yüksek olması, söz konusu maliyet artırıcı giderlerin satılan ürünlerin fiyatına zaten yansıtıldığını gösteriyor.

Yani kömür alınırken verilen bedelin içinde işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili alınması gereken tedbir giderleri de var.

Sorun madenin satış fiyatına işçi güvenliği ile ilgili maliyet bedelinin yansıtıldığı halde hayata geçirilmiyor olmasında.

Sonucunda elde edilen belki yüksek kâr marjlı olabiliyor. Ancak toplumsal bedelinin hiç de kabul edilir olmadığı da ortada.

ROTA KÖMÜRE ÇEVRİLDİ

İçinde bulunduğumuz zaman dilimi, her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duyulan bir çağı ifade ediyor. Devletler alternatif enerji yollarını geliştirerek ya da enerji yollarında nüfuz sahibi olarak bu gücü ellerinde tutmaya çalışıyor.  Tüketimin ve enerji fiyatının her geçen gün arttığı ülkemizde ise kömür tekrar önemli bir enerji kaynağı olarak görülmekte.

Petrol ve doğalgazda dışa bağımlı olan Türkiye, enerji faturasını azaltmak için kömür yatırımlarını devreye sokmaya çalışıyor. Halihazırda elektrik ihtiyacının yüzde 25’i kömürden karşılanırken, hedef bu rakamı yüzde 42’ye çıkarabilmek.

Bu çerçevede 2023 hedefi için toplam tutarı 42 milyar doları bulan 21 bin 500 megavatın üzerinde ek yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Yaşanan son facia ise önemli dersler içeriyor. 2023 hedefi göz önüne alındığında, kömür enerji için önemli bir kaynak konumunda görüldüğü anlaşılıyor.

Ancak, ondan da önemlisi onu çıkaran işçilerin can güvenliğinin temin edilmesi olsa gerek. Can güvenliğin uygar standartlara getirilmesi ise insana verilen değer ile doğrudan ilintili.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir